• Otizm ve DEHB
  • Online Randevu
  • Sıkca Sorulan Sorular
  • Aktivite Takvimi
  • Hakkımda
  • Blogs
  • Gizlilik Politikasi
  • Şartlar ve Koşulları
  • Daha fazlası
    • Otizm ve DEHB
    • Online Randevu
    • Sıkca Sorulan Sorular
    • Aktivite Takvimi
    • Hakkımda
    • Blogs
    • Gizlilik Politikasi
    • Şartlar ve Koşulları
  • Giriş Yap
  • Hesap Oluştur

  • Rezervasyonlar
  • Hesabım
  • Şu kullanıcı olarak giriş yapıldı:

  • filler@godaddy.com


  • Rezervasyonlar
  • Hesabım
  • Oturumu kapat

Şu kullanıcı olarak giriş yapıldı:

filler@godaddy.com

  • Otizm ve DEHB
  • Online Randevu
  • Sıkca Sorulan Sorular
  • Aktivite Takvimi
  • Hakkımda
  • Blogs
  • Gizlilik Politikasi
  • Şartlar ve Koşulları

Hesap


  • Rezervasyonlar
  • Hesabım
  • Oturumu kapat


  • Giriş Yap
  • Rezervasyonlar
  • Hesabım

OTiZM ve DEHB

OTiZM ve DEHBOTiZM ve DEHBOTiZM ve DEHB

Otizm ve DEHB ile ilgili merak edilenler

Çocuğunuzun sık sık içeceklerini dökmesi, yiyeceklerini yere düşürmesi ya da eşyaları

devirmesi sizi endişelendirebilir. Akranlarına göre daha fazla kaza yaşaması, çoğu zaman dikkatsizlikten değil, nörolojik farklılıklardan kaynaklanır. 


Motor Koordinasyon Farklılıkları

Otizm, DEHB veya gelişimsel koordinasyon bozukluğu yaşayan çocukların bir kısmında ince ve kaba motor beceriler akranlarına göre daha geç gelişebilir. Bu da bir bardağı doğru kuvvette tutmak, elini ne kadar hızlı hareket ettireceğini ayarlamak veya yemek kaşığını dengede tutmakta zorlanmalarına yol açabilir.


Duyusal İşleme Zorlukları

Nörofarklı çocuklar, çevreden gelen ışık, ses, koku veya dokuları farklı şekilde işler.

Çocuğunuz masadayken arka plandaki gürültüye ya da yiyeceğin dokusuna odaklanıyorsa, beyninde aynı anda motor hareketlere daha az alan kalır. Bu durum, dökülme ve kazaları artırabilir.


Dikkat ve Yürütücü İşlevler

Dikkati düzenleme güçlükleri de bu durumu etkiler. Çocuk bazen başka bir şeye dalabilir, plan yapmadan hızlı hareket edebilir veya bulunduğu anı fark etmeyebilir. Bu nedenle bardağın nerede olduğunu, elinin ne kadar yakın olduğunu fark edemeyebilir.


Gelişimsel Farklılıklar

Nörofarklı çocuklar, akranlarına kıyasla bazı öz bakım becerilerinde daha geriden gelebilir. Bu, kalıcı bir eksiklik değil, gelişim hızının farklılığıdır. Doğru destek, pratik ve zamanla birçok çocuk motor becerilerinde ilerleme gösterir.


Anlayış ve Destek

Sık sık bir şeylerin dökülmesi, çocuğunuzun isteyerek yaptığı bir davranış değildir. Bu

durum, beynin hareket, dikkat ve duyusal bilgiyi nasıl işlediğinin doğal bir yansımasıdır. Öfke yerine sabırla ve anlayışla yaklaşmak, çocuğun kendine olan güvenini koruması açısından önemlidir. Ergoterapi gibi destekleyici yaklaşımlar, bu becerilerin gelişmesine yardımcı olabilir.


“Her dökülme bir hata değil, öğrenme ve büyümenin bir parçasıdır.”


Psikolojik danışmanlık eğitimimi aldıktan sonra çevremde birçok kişinin ve çocuğun otizm veya DEHB tanısı aldığını fark ettim.


Bu durum beni daha derinlemesine okumalar ve araştırmalar yapmaya yönlendirdi.
Özellikle kadınlarda otizmin nasıl farklı göründüğünü anlatan kitapları okumaya başladığımda, kendimde pek çok benzerlik buldum.


Ancak bazı özellikler tam anlamıyla oturmuyordu. Ardından DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu) ile ilgili kaynaklara yöneldiğimde, kendi deneyimlerimle birebir örtüşen birçok örnekle karşılaştım.


Tüm bu araştırmalar sonucunda, hem otizm hem de DEHB özelliklerine sahip olduğumu fark ettim — yani AuDHD olduğumu.


Bu süreci psikoloğumla da paylaştım ve ardından nöro-gelişimsel alanlarda uzmanlaşmış bir psikiyatristle görüştüm.


Böylece kendi farklılıklarımın doğru bir şekilde anlaşılması ve onaylanması uzmanlar tarafından da desteklenmiş oldu.


Bu farkındalık, hem kendimi daha iyi tanımamı sağladı hem de bugün danışanlarıma daha empatik ve derin bir anlayışla destek sunmamın temelini oluşturdu.


 Otizm, sosyal iletişimde, ilişki kurmada ve davranış kalıplarında farklılıklarla kendini gösteren nörogelişimsel bir farklılıktır.
Belirtiler arasında göz teması kurmama, iletişim kurarken zorluk yaşama, tekrarlayıcı davranışlar, rutinlere aşırı bağlılık ve özel ilgi alanlarına yoğun ilgi olabilir. Her otistik bireyin özellikleri farklıdır.


 Otizm belirtileri genellikle 12. aydan itibaren gözlemlenebilir ve güvenilir bir tanı çoğu zaman 2 yaş civarında konabilir. Erken tanı, özellikle belirgin iletişim ve sosyal etkileşim farklılıkları olan çocuklarda daha kolay olur.


Ancak otizmin belirtileri her bireyde aynı şekilde ortaya çıkmadığı için, tanı yaşı da farklılık gösterebilir. Bazı bireylerde, özellikle hafif belirtileri olan veya maskelere başvuran kişilerde tanı ergenlik ya da yetişkinlik dönemine kadar gecikebilir.

Cinsiyetlere göre farklılıklar:


  • Erkek çocuklarda otizm belirtileri genellikle daha belirgin ve klasik kalıplarda görülür (örneğin, tekrarlayıcı davranışlar, sosyal iletişimde gözle görülür zorluklar). Bu nedenle erkek çocuklara otizm tanısı koymak genellikle daha erken olur.
     
  • Kız çocuklarında ise otizm belirtileri sıklıkla daha farklı, daha gizli veya sosyal olarak daha uyumlu şekilde ortaya çıkar. Kızlar, sosyal becerileri taklit etme (masking) konusunda erkeklere göre daha yetenekli olabilir, bu da otizm belirtilerinin gözden kaçmasına ve tanının daha geç konmasına neden olabilir.
     
  • Yetişkin erkeklerde, çocuklukta fark edilmemiş hafif belirtiler veya geç başlayan sosyal ve duygusal zorluklar sonucunda yetişkinlikte tanı alınabilir.
     
  • Yetişkin kadınlarda ise otizm tanısı almak daha da zor olabilir, çünkü kadınlar sıklıkla duygusal ifadeleri daha iyi taklit edebilir ve toplumun beklentilerine uyum sağlamak için daha fazla maskelerler. Bu durum, kadınlarda otizmin gözden kaçmasına veya yanlış başka teşhisler (örneğin anksiyete, depresyon) konmasına yol açabilir.
     


 Otizm ömür boyu devam eden bir nörolojik farklılıktır. Ancak erken müdahale ve doğru destekler, bireyin yaşam kalitesini önemli ölçüde artırabilir. 


 Otizmli çocuklar bireysel ihtiyaçlarına uygun şekilde hazırlanan özel eğitim programları, dil terapileri ve davranışsal desteklerle gelişimlerine destek alırlar. Genellikle ergoterapist, konuşma terapisti, ihtiyaç doğrultusunda fizyoterapist, gelişim psikoloğu gibi farklı uzmanlardan da yardım alınabilir.


Nöro-onaylayıcı yaklaşımda, amaç çocuğu "normalleştirmek" değil, çocuğun kendi doğasını, güçlü yönlerini ve ihtiyaçlarını onurlandırarak desteklemektir. Bu yaklaşım, otistik bireyin farklılığını değiştirmeye çalışmak yerine, onun dünyayı algılama ve deneyimleme biçimini anlamaya ve ona göre uygun çevresel düzenlemeler ve stratejiler geliştirmeye odaklanır.


Örneğin, bir konuşma terapisi sürecinde, çocuk konuşmaya zorlanmak yerine, alternatif iletişim yolları (örneğin işaret dili, resimli kartlar gibi) desteklenebilir. Ergoterapide ise çocuğun duyusal ihtiyaçları bastırılmadan, rahatlatıcı stratejilerle dengelenmeye çalışılır. 


 Konuşma gelişimi bireyden bireye değişir; bazıları zamanında konuşurken, bazıları geç konuşur veya sözlü iletişim yerine alternatif iletişim yolları kullanır. 


 Bazi uzmanlarin hafif otizm dediği,seviye 1 otizm olarak da gecen durumdaki bireyler, sosyal iletişimde ve esneklik becerilerinde zorluklarla kendini gösterir ancak birey günlük yaşamda daha az desteğe ihtiyaç duyar.  Bu konuda cok bilgili ve tercrubeli ve ne guncel bilgilere sahip bir uzmana bsvurmanizda fayda var.  Hatta birden fazla uzmana basvurmaniz ergoterapist ve konuşma trepisti ile de gorusmenizi tavsiye ederim.


 Otizmli bireyler ses, ışık, dokunma veya koku gibi duyusal uyaranlara karşı aşırı hassas (duyusal kaçınma) ya da tam tersine bu uyaranlara daha fazla ihtiyaç duyan (duyusal arayış) tepkiler gösterebilir.


Örneğin, bazı otizmli çocuklar yüksek seslerden rahatsız olup kulaklarını kapatırken (duyusal kaçınma), aynı çocuk farklı bir anda sert yüzeylere vurma, yüksek ses çıkarma gibi davranışlar sergileyerek (duyusal arayış) daha yoğun duyusal girdi arayabilir.

Yani bir çocuk aynı anda hem bazı duyusal uyaranlardan kaçınabilir hem de başka tür uyaranları arayabilir. 


 Son yıllarda otizm tanılarında önemli bir artış gözlemlenmektedir. Bu artışın nedeni otizmin kendisinin gerçek anlamda daha fazla görülmesinden ziyade, birkaç önemli faktöre bağlıdır:


  • Artan farkındalık: Hem ailelerin hem de sağlık profesyonellerinin otizm belirtileri konusunda daha bilinçli hale gelmesi, daha fazla bireyin erken yaşta değerlendirilmesine ve tanı almasına yol açmıştır.
     
  • Gelişmiş tarama ve değerlendirme yöntemleri: Erken çocukluk döneminde yapılan taramalar, gelişimsel kontroller ve özel testler sayesinde otizm belirtileri daha erken ve daha hassas şekilde tespit edilebilmektedir.
     
  • Tanı kriterlerinin genişlemesi: DSM-5 gibi güncellenen tanı kılavuzlarıyla otizm, artık daha geniş bir yelpazede değerlendirilmekte, "otizm spektrum bozukluğu" kavramı içine daha farklı belirtiler ve şiddet dereceleri de dahil edilmektedir.
     
  • Daha önce gözden kaçan grupların tanı alması: Özellikle hafif belirtileri olan bireyler, kız çocukları ve yetişkin kadınlar gibi geçmişte tanı alamayan gruplar artık daha sık teşhis edilmektedir.
     

Bu faktörler sayesinde, sadece çocuklarda değil, ergenlerde ve yetişkinlerde de otizm farkındalığı artmış, birçok birey yıllar sonra kendilerini anlamlandırabildikleri bir tanıya kavuşmuştur.


 Otizmin gelişiminde genetik faktörler büyük rol oynar. Birçok genin ve çevresel etkenlerin ortak etkili olduğu düşünülmektedir. 


 

Yetişkinlerde Otizm Belirtileri ve Tanı Zorlukları


  • Yetişkinlerde otizm, sosyal etkileşimde zorluk, rutinlere bağlılık ve özel ilgi alanlarına yoğunlaşma şeklinde kendini gösterir.
     
  • Birçok yetişkin, toplum beklentilerine uyum sağlamak için otistik özelliklerini gizler. Buna maskelenme denir. Özellikle kadınlar, sosyal uyum becerileriyle belirtileri daha çok saklayabilir.
     
  • Otizm ve DEHB sıklıkla birlikte görülür. Bu durum belirtileri karıştırır ve doğru tanı almayı zorlaştırır.
     
  • Kadınlarda otizm belirtileri farklı görünebilir: daha sosyal görünme, ilgi alanlarını toplumda kabul gören konulara yöneltme gibi. Bu yüzden sık sık yanlış tanılar (depresyon, anksiyete gibi) konulabilir.
     
  •  Türkiye’de hâlâ birçok uzman, yetişkinlerde otizm ve özellikle yüksek işlevli otizm konusunda güncel bilgilere yeterince sahip olmadığından, bireylerin doğru tanı alamadığı ya da yanlış tanı aldığı durumlar sıklıkla görülmektedir. 


 Kadınlarda otizm belirtileri genellikle şunları içerir:​


  • Sosyal Maskelenme (Camouflaging): Kadınlar, sosyal ortamlarda kabul görmek için otistik özelliklerini gizleyebilirler. Bu, yüz ifadelerini taklit etme, göz teması kurma veya sosyal senaryoları ezberleme gibi davranışları içerebilir. ​
     
  • Yoğun İlgi Alanları: Kadınlar, belirli konulara yoğun ilgi gösterebilirler. Bu ilgi alanları genellikle sosyal olarak kabul edilebilir konular olabilir, bu da otistik özelliklerin fark edilmesini zorlaştırabilir. ​
     
  • Duyusal Hassasiyetler: Işık, ses, dokunma veya koku gibi duyusal uyaranlara karşı aşırı hassasiyet gösterebilirler. Bu hassasiyetler, günlük yaşamda zorluklara yol açabilir.​
     
  • İçsel Zorluklar: Kadınlar, sosyal ilişkilerde zorluklar, anksiyete, depresyon ve düşük özsaygı gibi içsel sorunlar yaşayabilirler.


Asperger sendromu, artık Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) altında değerlendirilmekte olup, ayrı bir tanı olarak kullanılmamaktadır. 


 Otizmli çocuklarda tekrarlayıcı davranışlar ve yoğun ilgi alanları, genellikle dışarıdan “takıntı” olarak algılansa da, aslında bu davranışlar çocuğun dünyayı anlamlandırma, kaygılarını azaltma ve kendini güvende hissetme yollarıdır. Belirsizlikler ve ani değişiklikler otistik bireyler için stres kaynağı olabilir; bu nedenle aynı şeyleri tekrar etmek ya da belirli konulara yoğunlaşmak onlara bir tür kontrol ve öngörülebilirlik hissi verir. Ayrıca birçok otistik bireyde duyusal hassasiyetler bulunduğu için, sallanma, el çırpma gibi davranışlar duyusal düzenleme ve rahatlama aracı olarak kullanılabilir. Bu tekrarlayıcı davranışlar ve özel ilgi alanları, bireyin kendini ifade etmesine, rahatlamasına ve çevresel uyaranlara uyum sağlamasına yardımcı olan doğal bir başa çıkma mekanizmasıdır. Bu nedenle bu davranışları anlamak ve destekleyici bir yaklaşımla ele almak, çocuğun gelişimi açısından çok önemlidir. 


Çocukların gelişiminde farklılıklar oldukça yaygındır ve bu farklılıklar genellikle onların dünyayı algılama biçimleriyle ilgilidir. Öncelikle çocuğunuzun iyi niyetliliği, paylaşımcılığı ve zarar vermekten uzak tavırları değerli güçlü yönleridir. Bu özellikleri düzenli olarak vurgulamanız, onun özgüvenini destekleyecektir.


Sürekli uyarmak yerine, davranışlarını nazikçe yönlendirmek ve sınır koymayı basit, net kurallarla öğretmek faydalı olur. Oyun içinde sıranın kime ait olduğunu göstermek veya paylaşımı kural haline getirmek bu konuda destekleyici olabilir.


Ebeveyn olarak yorgun hissettiğinizde mola vermeniz ve sakin bir şekilde yaklaşmanız hem sizin hem çocuğunuzun duygusal sağlığı için önemlidir. Çocuğunuzun farklılıklarını bir ‘eksiklik’ değil, özel bir gelişim yolu olarak görmek ve güçlü yanlarını öne çıkarmak, onun hem sosyal hem de duygusal becerilerini geliştirmesine yardımcı olacaktır


Ebeveynin Otizmi Kabul Etmediği Durumda İlkokul 1. Sınıf Çocuğun

Desteklemek


Bazı ebeveynler çocuklarının otizm tanısını kabul etmeyebilir. Bu durumda öğretmenler

çoğu zaman kendilerini çaresiz hisseder. Yine de sınıfta uygulanabilecek, tanıdan bağımsız

olarak çocuğu destekleyen birçok etkili ve nöro-onaylayıcı (neuroaffirming) yöntem vardır.


1. Etiketi Değil, Çocuğu Merkeze Almak

- Ailenin hazır olmadığı bir etiketi vurgulamaktan kaçının.

- Desteği “öğrenme stili”, “güçlü yönler” veya “destek ihtiyacı” üzerinden çerçeveleyin.

- Örnek: “Görsellerle daha iyi öğreniyor” ya da “Rutin olduğunda daha sakin hissediyor”

demek, “Otistik olduğu için buna ihtiyacı var” demekten daha kolay kabul edilir.


2. Tahmin Edilebilirlik ve Rutin Oluşturmak

- Otistik çocuklar genellikle rutin içinde kendilerini daha güvende hisseder.

- Görsel programlar, zamanlayıcılar, tutarlı sınıf kuralları kullanın.

- Geçişler öncesinde önceden uyarı verin (“5 dakika içinde toplanacağız”).


3. Görsel ve Çok Duyulu Destekler Kullanmak

- Resimler, tablolar ve jestler anlamayı kolaylaştırır.

- Talimatları kısa ve net adımlara bölün.

- Yazmakta zorlanıyorsa, kendini farklı yollarla ifade etmesine izin verin (çizim, işaret etme,

maket yapma).


4. Duygusal Regülasyonu Desteklemek

- Çocuğun zorlandığında gidebileceği sakin bir köşe oluşturun.

- Düzenleme stratejilerini tüm sınıfa uygulayın (“Hadi birlikte nefes egzersizi yapalım”) ki

çocuk kendini farklı hissetmesin.

- Görsellerle duygu kelimelerini öğretin (mutlu, üzgün, sinirli).


5. Güçlü Yönlere Odaklanmak

- Çocuğun özel ilgi alanlarını öğrenmeye entegre edin (örneğin matematikte trenler,

okumada hayvanlar).

- Küçük başarıları ve çabayı takdir edin, sadece sonucu değil.


6. Akran Desteği ve Dahil Etme

- Çocuğu sabırlı ve anlayışlı bir arkadaşla eşleştirin.

- Diğer çocuklara çeşitlilik ve kabulü, çocuğu etiketlemeden öğretin.

- Kapsayıcı bir dil ve empati modelleyin.


7. Ebeveynle Nazik İş Birliği

- Gözlemlerinizi nötr ve güçlü yönlere odaklı şekilde paylaşın:

* “Otizm yüzünden dikkati dağınık” yerine,

* “Talimatlar görsel ve adım adım verildiğinde daha kolay odaklanıyor” diyebilirsiniz.

- Bu desteklerin tüm çocuklara faydalı olduğunu vurgulayın.

- İletişimi olumlu tutun; çocuğun ilerlemesine ve güçlü yanlarına odaklanın.


 Öğretmenin Benimsemesi Gereken Zihniyet


- Çocuğa yardımcı olmak için ebeveynin otizmi kabul etmesine gerek yok.

- Sınıfa kapsayıcı stratejiler yerleştirerek, hem o çocuğu hem de benzer ihtiyaçları olan diğer

öğrencileri desteklemiş olursunuz.



Telif Hakkı © 2025 Otizm ve DEHB - Tüm Hakları Saklıdır.

  • Otizm ve DEHB
  • Online Randevu
  • Sıkca Sorulan Sorular
  • Hakkımda
  • Blogs
  • Gizlilik Politikasi
  • Şartlar ve Koşulları

Destekli

Bu web sitesinde çerez kullanılır.

Web sitesi trafiğini analiz etmek ve web sitesi deneyiminizi optimize etmek amacıyla çerezler kullanıyoruz. Çerez kullanımımızı kabul ettiğinizde, verileriniz tüm diğer kullanıcı verileriyle birlikte derlenir.

ReddediyorumKabul Et