• Ana Sayfa
  • Hakkımda
  • Otizm ve DEHB
  • Sıkca Sorulan Sorular
  • More
    • Ana Sayfa
    • Hakkımda
    • Otizm ve DEHB
    • Sıkca Sorulan Sorular
  • Ana Sayfa
  • Hakkımda
  • Otizm ve DEHB
  • Sıkca Sorulan Sorular

BENİM YOLCULUĞUM

Nereden nereye...

  

Merhaba, ben Damla Kuduoglu.


Avustralya'nın Melbourne şehrinde yaşayan bir Türk psikolojik danışmanım.Sizlere otistik ve DEHB'li olduğumu keşfetmemin ve bu keşif sonrası yıllardır cevabını bulamadığım soruların yanıtlarını bulmamın kısa bir versiyonunu aktarmaya çalışacağım.


"Çalışacağım" diyorum çünkü birçok nörofarklı birey gibi bazen bir konuya başlar, yazarken bile yazıda kayboluruz.


Belki birçoğunuz da bunu yaşamışsınızdır. Yıllardır anlaşılmadığımızı veya yanlış anlaşıldığımızı hissettiğimiz için, birçok detayı açıklama ihtiyacı duymuşuzdur. Surekli eleştirildiğimiz için yaptığımız her şeyi mükemmel yapmaya çalışmışızdır. Defalarca okuyup, silip, baştan yazmışızdır. Ben artık bunu yapmayı  bıraktım. Kendimi sürekli nörotipik hayatın kurallarına uydurmaya çalışmayı bıraktım. Çünkü artık farklı olmaktan utanmıyorum. Hatta nörofarklılığın bana kazandırdığı özelliklerin hayatımı renklendirdiğini, tüm zorluklara rağmen pek çok şeyi başardığımı ve en büyük hayalimi gerçekleştirdiğimi görmekten büyük mutluluk duyuyorum. Bilgimi ve tecrübemi kullanarak insanların hayatlarına dokunabiliyor, onların kendileri olmasına, kendilerini bulmalarına, kendilerine uygun hayatı, arkadaşı, eşi, işi ve ülkelerini seçmelerine yardımcı olabiliyorum.


Hadi başlayalım!
Aslında çoktan başladık, değil mi?


Çocukluğumdan beri farklı olduğumu hissediyordum, ancak bunun anlamını tam olarak kavrayabilmem zaman aldı. Türkiye’de büyürken, sosyal hayatın inceliklerini neden sezgisel olarak anlayamadığımı, neden farklı hissettiğimi sık sık sorgulardım.  Sosyal kuralları, konuşmanın akışını ya da nerede nasıl davranmam gerektiğini doğal yoldan öğrenemiyordum. Bir şeylerin yanlış olduğunu hissediyordum ama "acaba sorun bende mi?"  diye sorgulayamıyordum pek.  Günün sonunda ailem ve bazı arkadaşlarım beni anlıyordu.  Asıl sorunun diğer insanlarda  olduğunu düşünüyordum.


Çünkü sadece ben değil, ailemin büyük bir kısmı ve yakın arkadaşlarım da muhtemelen nörofarklıydı ve onlarla büyürken kendimi çok farklı hissetmiyordum. Ailem de benim gibi çok direkt, her şeyde mantık arayan ve empatiyi çözüm üretmek şeklinde gösteren insanlardı. Türkiye'de üniversiteyi bitirir bitirmez, gençliğimden beri hayalini kurduğum şeyi gerçekleştirmek için Aupair olarak Londra'ya gittim.


Yalnızdım...
Her şeyden uzaktaydım.
Kim ne der diye düşünmeden hareket etmenin hafifliğini hissediyordum.
Yıllardır yalnız olmayı çok istiyordum.
Ve sonunda olmuştu.  


Kendi paramı kazanıyordum, yavaş yavaş İngilizce öğreniyor ve yeni bir hayata başlıyordum. Tüm çabama rağmen bazı konularda bu ülkede de zorlandığımı fark ettim. Direkt ve net olmamın bana nelere mal olacağını bilmiyordum. Londra’da çalışırken tanıştığım Avustralyalı kız arkadaşım —şu anda düşündüğümde neredeyse eminim ki o da otistikti— bana, insanların söyledikleri kelimelerin her zaman gerçek niyetlerini yansıtmadığını öğretti. İnsanlar yüzüme gülümsüyor, teşekkür ediyordu; ama ertesi gün aksanımı anlamadıkları için beni şikayet ediyorlardı. İngilizcemi geliştirmek için Türklerle hiç konuşmadım. Ama zaman geçse de yanlış anlaşılmaya devam ettim. Bu durum sadece İngilizlerde değil, Türklerde de oluyordu. Sorun İngilizce değildi; başka bir şeydi.


Yıllar içinde, farkında olmadan çevremdeki insanları gözlemleyerek başka biri olmayı öğreniyordum. Maskelenme konusunda adeta bir ustaya dönüşmüştüm. İş yerinde başka bir Damla, süpermarkette başka bir Damla, arkadaşlar arasında başka bir Damla olmayı çok iyi beceriyordum. İnsan davranışlarını analiz etme yeteneğim ve psikolojiye olan ilgim, bu konuda başarılı olmamı kolaylaştırmıştı.
Farkında olmadan çocukluk travmalarımın üzerine yeni travmalar ekliyor, anksiyetemin artmasına sebep oluyordum.


İngiltere’den sonra Kanada maceramı geçiyorum (uzatmamaya calistigim için), oradan da 2009 yılında Avustralya’ya taşındım. 2018 yılında oğluma hamileyken kaygımın arttığını hissetmeye başladım. Gerçek sorun, oğlumun doğumuna yakın genetik bir hastalığının fark edilmesi ve 33 haftalıkken acil sezaryenle doğmasıyla başladı. Artık yalnız değildim; bir oğlum vardı. Her şey sürpriz bir şekilde gelişmişti. Oğluğumun babasıyla ayrılmistik ama birlikte Logan’ı büyütmeye karar verdik. İki ay hastanede kaldıktan sonra eve döndük. Oğlum büyürken hayat normal akıyordu. Ta ki 10 aylıkken babasının motosiklet kazası geçirip felç olmasıyla her şey değişene kadar... Bu noktada sadece oğluma değil, babasına da destek  olmaya başlamıştım.


Birçok şeyi başarıyor ve nasıl başardığıma kendim de şaşırıyordum.
Şimdi geriye baktığımda, nörofarklılığımın bu tür acil durumlarla başa çıkmada bana bazı avantajlar sağladığını görebiliyorum. İş yerindeki müdürüm kariyer değiştirmemi önerdi. Daha esnek bir iş bulmamın hayatıma daha uygun olacağını söyledi. Bu tavsiye üzerine psikoloji alanında resmi eğitimler almaya başladım. Çevremde DEHB ve otizm tanısı alan kişilerin artmasıyla bu alana ilgim daha da büyüdü. Sürekli okuyordum. 


"Acaba ben de olabilir miyim?" diye düşünüyordum.
İmkansız gibi geliyordu, çünkü ben 9 aylıkken konuşmaya başlamıştım...


Ancak kadınlarda otizmi anlatan kitapları ve makaleleri okumaya başlayınca, otizmin aslında çok daha farklı görünümlerinin olabileceğini anladım. Okudukça hem kendimde hem de oğlumda bu farklılıkları gördüm. Oğlumun bazı konularda geride olduğunu fark ettim ve gerekli desteklere ulaşması için adım attım. Kendim de psikologlar ve psikiyatristlerle görüşmeler yaptım. Sonunda artık hiçbir şüphem kalmadı: Evet, ben otistik ve DEHB'liydim. Bunu kabullendim ve hatırlıyorum, psikiyatristim bana şöyle demişti:


"Daha fazla konuşmana gerek yok. Sen de, ben de ne olduğunu biliyoruz. Tebrikler."
 
Kısaca sizlere, Otizm ve DEHB yolculugumu anlatmaya çalıştım.
Şimdi de, suan da neler yaptığımdan biraz bahsetmek istiyorum.

Türkiye'de özellikle yetişkinlerde yüksek işlevli otizm, DEHB ve AuDHD farkındalığının artmasına katkı sağlamak için Instagram hesabımda aktif olarak içerikler üretiyorum.Bugün,  yaşanmışlıklarımın bana kazandırdığı derin empati ve akademik bilgilerimle, nörofarklı bireylerin ve ailelerinin kendilerini tanımalarına, ihtiyaçlarına uygun seçimler yapmalarına destek oluyorum. 


Amacım; bireylerin kendi kimliklerini bulmalarına, doğru kariyer, doğru partner ve doğru yaşam yollarını keşfetmelerine yardımcı olmak. Bu yüzden seanslarımda danışanlarımın kendilerini oldukları gibi ifade edebilecekleri güvenli ve anlayışlı bir alan yaratmaya özen gösteriyorum. İngilizce ve Türkçe dillerinde online seanslar sunuyorum.  Psikolojik Danışmanlık eğitimimi Avustralya’da tamamladım ve şu anda Aile ve İlişki Terapistliği alanında yüksek lisans eğitimime devam ediyorum.


Verdiğim hizmetler ve seans detayları hakkında daha fazla bilgiye Sıkça Sorulan Sorular bölümünden ulaşabilirsiniz.


Kendi yolculuğunuzu şekillendirmek ve hayatı kendi şartlarınıza göre yaşamak için asla geç değil.


İletişime Geçmek İçin Tıklayınız

Copyright © 2025 Otizm ve DEHB - All Rights Reserved.

  • Ana Sayfa
  • Hakkımda
  • Otizm ve DEHB
  • Sıkca Sorulan Sorular

Powered by

This website uses cookies.

We use cookies to analyze website traffic and optimize your website experience. By accepting our use of cookies, your data will be aggregated with all other user data.

Accept